Özdisiplin Nedir?
Bireyin ulaşmak istediği ve kendisinin seçtiği bir hedefe varmak için, yapması gerekenleri belirlemesi, bu yolda çaba göstermesi, önüne çıkan engeller için çözüm yolları üretmesi ve bunları uygulamaya koyması olarak tanımlanabilir.
Bir hedefe ulaşmak için çocuğun kendi davranışlarını kontrol etmesi, dürtülerine karşı koyabilmesi ve isteklerini bir süreliğine erteleyebilmesi öz disiplinin temelini oluşturur.Bunun için çocuğun öz düzenleme yapabilmesine ve sorumluluk almasına ihtiyaç vardır.
Düzenli olmak,
Sorumluluk sahibi olmak,
Azimli olmak,
Çaba göstermek,
Sebat göstermek,
Başarılı olmak vb. gibi özelliklerle ilişkilidir.
Çocuğun düşünerek, bilinçli ve farkında olarak davranabilmesi için gerekli becerileri kapsar.
Öz düzenleme; duyguların, düşüncelerin ve davranışların kontrolüyle ilgilidir. Duygu , düşünce ve davranış kontrolü yapabilen çocuklarda öz disiplinden söz edilebilir.
Duyguları tanımak ve farkında olmak duygu düzenleme becerisinin özüdür.
Çocukların öz denetimlerini sağlamaları için üç tip kaynağa ihtiyaçları vardır;
1.Kendileri ve diğerleri hakkında iyi duygular,
2.Doğru ve yanlışı anlama,
3.Problemleri çözmek için alternatiflerin olması.
Çocukla iletişim içindeyken çocuğa sevgi koşullu sunulmamalı, sevginin öze ait bir duygu olduğu ve her koşulda verildiği hissettirilmelidir.
Çocukların sağlıklı gelişim için tutarlı bir çevreye ihtiyaçları vardır.
Tutarlı ebeveynlerin açık bir şekilde belirlenmiş süreklilik gösteren kuralları ve sınırları vardır.
Örneğin eşyalarını ortada bırakan çocuğunuzun davranışına dikkatini çekmek için, göz kontağı kurarak net fakat sinirli olmayan bir ses tonuyla "salon hepimizin kullandığı bir yer ve sen işin bittikten sonra eşyalarını ortada bıraktığında salonu kullanmakta zorlanıyoruz." diye açıklamak da yerinde bir açık iletişim şekli olacaktır
İyi bir gözlemle ebeveynler, çocuklarının problem davranışlarının neyi ifade ettiğini anlayabilirler.
Davranış ortaya çıkmadan önce ne olduğu, ne zaman, nerede ve kiminle gerçekleştiği gibi bilgiler yardımıyla olumsuz davranışlar hakkında ipucu alınabilir.
Olumlu davranışlar karşısında teşekkür etmek, gülümsemek, ne kadar iyi bir iş yaptığını anlatarak ona zaman ayırmak olumlu davranışın tekrar edilmesini ve çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlayacaktır.
Çocuğun araştırmaya, eşyaları karıştırmaya, yerlerini değiştirmeye çalışması şaşırtıcı değildir.
Ebeveynlere düşen görev, çocukların çevrelerindeki tehlikeli materyalleri kaldırarak düzenlemek olmalıdır. Çocuklar keşfettikçe daha çok çevrelerini tanıyacak ve böylece daha istendik davranışları sergilemeye başlayacaklardır.
Büyükler, olayları daha başlamadan önlemek ve kötü sonuçlar doğurmasına fırsat vermemek için aktif birer denetleyici olmalıdırlar.
Çocuklarda öz denetimin kazanılması ve belirli bir olgunluk seviyesine ulaşabilmeleri için ebeveynlerinin uygun çözümler önermelerine ve onların rehberliğine ihtiyaçları vardır.
Problemlerin farklılık gösteren çözüm yolları vardır.
Çocuk, günlük hayatta karşılaştığı farklı problem durumlarına ilişkin alternatif çözüm yolları geliştirmesi konusunda cesaretlendirilmelidir.
Eğer bir çocuk kabul edilemez bir çözüm önerirse ona açıkça davranışın kabul edilemezliği açıklanmalı ve nedenleri anlatılmalıdır.
Tüm bu uygulamalardan sonra yapılması gereken bir şey daha vardır; o da yeni iletişim yolları denerken kendinize ve çocuğunuza zaman tanıyabilmektir.
Birçok çocuk, okul öncesi yıllarında davranış problemleri göstermekte ve ebeveynlerinin desteği ile problemlerini çözebilmektedirler. Fakat bazı çocuklar ve ebeveynler bu davranış problemlerinin şiddetine ve süresine bağlı olarak uzman yardımına ihtiyaç duymaktadır. İhtiyaç halinde uzman desteği almak ebeveynlerin çocuklarına ve kendilerine karşı sorumluluklarından biridir.
• Aşırı baskıcı ya da serbest aile tutumları,
• Aile içinde kuralların olmaması ya da olan kuralların sürekli ihlal edilmesi veya değiştirilmesi,
• Anne-babanın tutarsız davranışlar sergilemesi,
• Çocuğun isteklerinin sınırsız yerine getirilmesi, hiçbir durumda 'HAYIR' denilmemesi,
• Çocuğun ihtiyaçlarına, davranışlarına, fikirlerine, görüş ve önerilerine değer verilmemesi ya da bunların istismar edilmesi,
• Yaşına ve gelişim sürecine uygun görevler ve sorumluluklar verilmemesi,
• Çocuk adına kararlar alıp çocuğun bunlara uymaya zorlanması,
• Çocuğun anne-babaya ya da başka bireylere bağımlılığını arttıracak övgü sözleriyle takdir edilerek çocuktaki benmerkezci duyguların arttırılması,
• Çocuğun sorumluluğunda olan işlerin başkaları tarafından yapılması ya da üstlenilmesi (ödevlerini babasının yapması, odasını annesinin toplaması, yemeğini babaannesinin yedirmesi vs.)
• Çocuğun kendi başına karar vermesini engelleyecek ve onda yetersizlik duygusu uyandıracak sözlerle itham edilmesi. "Sen yapamazsın", "Senin gücün yetmez", "Hayatta başaramazsın" vb.